Çocuklarınızla ölüm hakkında konuşmak oldukça endişe verici olabilir ve pek çok kişi bundan kaçınmak ister. Ancak ölüm, hayatın kaçınılmaz bir parçasıdır çocuklarımızın bunun farkında olması ve bu konuda konuşmanın kötü bir şey olmadığını bilmesi bizim sorumluluğudur. Eğer çocuklarımızın ölüm hakkında konuşmasına izin verirsek onlara ihtiyaçları olan bilgiyi vererek krizlere hazırlayabilir ve üzgün olduklarında onlara yardımcı olabiliriz. İlgimizi göstererek ve söylemek istediklerine saygı duyarak iletişim kurmalarını teşvik edebiliriz. Ayrıca açık, dürüst ve hislerimizle rahat olursak onların da bizimle konuşmakta rahat hissetmelerini sağlayabiliriz. Çocukların ölümü ve yas sürecini anlamlandırmaları.
Ölüm, pek çok farklı düzeyde hayatlarımızın ayrılmaz bir parçasıdır. Çocukların halihazırda ölümün ne kadar farkında olduklarını bilmek bizi şaşırtabilir. Yolda yürürken ölmüş böceklerle, kuşlarla ve hayvanlarla karşılaşırlar veya evcil bir hayvanlarının ölümüne tanıklık edebilirler. Çocuklar, peri masallarında ölümden bahsedildiğini okurlar, çizgi filmlerde görürler ve hatta okulda oynadıkları piyeslerde ölü taklidi yaparlar. Biz daha farkına bile varmadan bu kavrama çokça maruz kalırlar.
Çocuklarla Ölüm Hakkında Konuşmayı Zorlaştıran Sorunlar
Bizi üzen şeyler hakkında konuşmaktan kaçınırız. Bu hisleri gömeriz ve hiçbir şey söylememenin bu duyguların geçip gitmesine yardım edeceğini umut ederiz. Çocuklar, duyguları sezen hassas barometreler gibidirler ve muazzam gözlemcilerdir. Sadece bizi izleyerek bile çok fazla şey öğrenirler. Beden dilimiz, yüzümüze yansıyan duygular, söylediklerimiz ve hatta söylemediklerimiz çocuklarımıza bir mesaj iletir. Çocuklarımızla bir konuyu konuşmamayı tercih ettiğimizde onlar da soru sormakta tereddüt ederler.
Doğrudan şöyle düşünürler “Anneciğim ve babacığım bu konuda konuşamayacak kadar üzgünlerse, ben de bu konuda konuşmasam iyi olur ……demek ki kötü bir şey!” Bu, nasıl hissettiğimizi bilmedikleri için çocuklarımızın strese girmesine ve daha fazla endişelenmesine sebep olur.
Bütün cevapları bilmediğimizde kendimizi rahat hissetmeyiz. Kendim de bir öğretmen ve ebeveyn olarak biliyorum ki çocuklar genellikle bizden her şeyi, hatta ölüm hakkındaki her şeyi de bilmemizi beklerler. Bunu bir iltifat olarak kabul edin ve çocuklarımızın bize hayranlık duyduğunu bilin. Çocuğunuza “Bu konuda ben de çok emin değilim” ya da “Bunun cevabını ben de bilmiyorum” demekte bir sakınca yoktur. Çocuklar bu dürüstlüğe çok güzel karşılık verirler ve onlara olan açıklığımız sayesinde bizimle bağ kurduklarını hissederler. Bu, onların da her şeyi bilmemek konusunda rahat hissetmelerine yardımcı olur. Ölüm hakkında konuşurken hayatımızdaki ya da yas sürecimizdeki farklı aşamalarda farklı cevaplar bulabiliriz. İnançlarınızı çocuklarınızla paylaşın. Onları başkalarının inançlarıyla da tanıştırın; örneğin bazı insanlar ahirete inanırken bazıları inanmaz. Sizin inançlarınızı bilme ve kendi inançlarını seçme rahatlığını onlara sunun.
Ölüm genellikle bir tabudur; Bazı kültürlerde ise ölüm aile yaşamının ayrılmaz bir parçasıdır. İnsanlar evlerinde, sevdiklerinin yanında ölüme uğurlanırlar (hem yetişkinler hem de çocuklar). Birbirilerini avutur ve birlikte yas tutarlar. Ne yazık ki bugün ölüm, çok daha yalnız deneyimleniyor. Pek çok insan yalnız başına ölüyor ve sevdikleri, onların son anlarını kaçırıyorlar. Yaşamak bazı açılardan ölümden tamamen ayrı tutuluyor; bunun sonucunda da ölüm daha fazla gizem ve daha fazla korkuyla yükleniyor.
Bu eğilimin azalmasına yardımcı olun ve uygun zaman geldiğinde çocuğunuzla ölüm hakkında konuşun. Ölüm konusunda uygun davranışlarla çocuğunuza örnek olun; örneğin sevdiği birini kaybeden tanıdığınıza çocuğunuzun yanında baş sağlığı dileyin. Ona bir kaybı kabul etmenin ve başkalarını önemsediğimizi ifade etmenin ince bir davranış olduğunu gösterin.
Okul öncesi çocuklar ölümü geçici, tersine çevrilebilir ve onları ilgilendirmeyen bir olay olarak görürler. Okudukları ya da izledikleri öykülerde kahramanlar tamamen yok dildikten sonra aniden kalkıp hayata dönebilirler. Anlamamaları şaşırtıcı değildir ancak bu şekilde düşünmek de onların yaş grubu için normaldir.
Beş ve dokuz yaşları arasında çoğu çocuk, yaşayan her şeyin eninde sonunda öleceğini ve ölümün bir son olduğunu görmeye başlarlar. Yine de bunu kendileriyle ilişkilendirmeyebilir ve ölümden kaçabileceklerini düşünebilirler. Bazı imgeleri ölümle ilişkilendirebilirler, iskelet gibi. Bazı çocuklar bu konuda kabuslar görebilirler.
Dokuz yaşından ergenliğe dek çocuklar ölümün tersine çevrilemez olduğunu ve kendilerinin de bir gün öleceğini anlamaya başlarlar. Tüm çocukların farklı hızla geliştiklerini ve çocukların hayatı kendilerine özgü biçimlerde deneyimlediklerini unutmamak önemlidir. Duyguları ifade etmede kendilerine has yoları benimserler. Üç yaşındaki bir çocuğun ölüm hakkında sorular sorması da bir evcil hayvanını kaybettiği için yıkıldığı halde büyükannesinin ölümünü kayıtsızlıkla karşılaması da görülmedik şeyler değildir.
Bazı çocuklar, ölümü anladıklarını oyuncaklarıyla oynadıkları oyunlar yoluyla gösterirler. Ölümü küçük çocuklara basit sözcüklerle açıklamak önemlidir. Örneğin, biri öldüğünde artık nefes almaz, yemek yemez, acıkmaz veya üşümez ve artık onları göremezsin. Çocuklar ölümle nasıl başa çıkarsa çıksınlar ya da hislerini nasıl ifade ederlerse etsinler, yetişkinlerden duyarlı ve yargılayıcı olmayan yanıtlara ihtiyaç duyarlar. Dikkatli dinleme ve gözlem, çocuğunuzun ihtiyaçlarına uygun şekilde yanıt vermeyi öğrenmenin önemli yollarıdır.
Okul Öncesi ya da Küçük Çocuklarla Ölüm Hakkında Konuşmak
Pek çok insan okul öncesi ve küçük çocuklara ölüm konusunu anlatmakta güçlük çekerler. Bu yaş grubu, özellikle kısa ve basit açıklamalara ihtiyaç duyarlar. Somut ve tanıdık örnekler vermek yardımcı olabilir. Örneğin, tanıdık yaşamsal işlevlerin yokluğu ile açıklandığında ölüm daha anlaşılır kılınabilir: insanlar öldüklerinde nefes almaz, yemek yemez, konuşmaz, düşünmez ya da artık hissetmezler; köpekler öldüklerinde artık havlamaz ya da koşmazlar; ölü çiçekler artık büyümez ya da çiçek açmazlar.
Çocuklar tekrar yoluyla öğrenirler, bu yüzden bu konunun üzerinden birkaç kez geçmeniz gerekebilir. Bir çocuk derhal daha fazla soru sorabilirken başka bir çocuk daha sessiz kalabilir ve bu konuya daha sonra geriye dönmek isteyebilir. Çocukların bazen duyduklarıyla kafaları karışabilir bu yüzen uygun oldukça konuya geri dönerek anlayıp anlamadıklarını kontrol etmeniz önemlidir.
Zaman geçtikçe ve çocuklar yeni deneyimler edindikçe daha fazla açılamaya, fikir ve düşünce paylaşımına ihtiyaç duyarlar. Bir çocuğun ölümün beklenen sonuçlarını ve duygusal yükünü tamamıyla kavraması vakit alabilir. Dayısının öldüğünü bilen bir çocuk yine de teyzesinin neden ağladığını sorabilir. Çocuğun bir cevaba ihtiyacı vardır. “Teyzen ağlıyor çünkü dayının ölümüne üzülüyor. Onu çok özlüyor. Değer verdiğimiz biri öldüğünde hepimiz üzülürüz.” Ayrıca çocukların bize ne sorduklarını “anlamakta” da güçlük çektiğimiz anlar olabilir. Bir yetişkinle son derece duyarsızca gelen bir soru bir çocuğun temin edilme ihtiyacını gösteriyor olabilir. Örneğin “Sen ne zaman öleceksin?” sorusu, küçük çocukların ölümü geçici olarak algıladıklarının farkında olarak duyulmalıdır. Ölümün kalıcılığı hala tam olarak anlaşılamamış olmakla birlikte çocuk ölümün ayrılık anlamına geldiğini düşünebilir.
Ebeveynlerinden ayrılmak ve onlardan gördüğü bakım ve ilgiyi kaybetmek çok korkutucu olabilir. Bakım görmek gerçekçi bir kaygıdır ve çocuğa güven verilmesi gerekir. Bir soruya cevap vermenin en iyi yolu daha açıklayıcı bir soru sormaktır: “Seninle ilgilenmek için burada olmayacağımdan mı endişeleniyorsun?” Eğer durum buysa çocuğa güven vermeye yönelik uygun cevap şöyle bir şey olurdu, “Uzunca bir süre daha ölmeyi beklemiyorum. Bana ihtiyaç duyduğun sürece seninle ilgilenmek için yanında olmayı umut ediyorum ama eğer ölürsem de sana bakacak pek çok insan olacak. Baban, teyzen, amcan ve büyükannen var.” Çocuklarla ölüm hakkında konuşurken seçtiğiniz sözcükleri kontrol etmek önemlidir. Bazı çocuklar ölümü uykuyla karıştırırlar, özellikle de yetişkinlerin ölümden uykuyla ilgili üstük örtük ifadelerle bahsettiğini duyduklarında – “uykularında öldüler”, “sonsuz uyku”, “huzur içinde yatsın” vb. Bu kafa karışıklığının sonucunda da bir çocuk kendisi de uyanamayacağından endişelenerek uyumaktan korkmaya başlayabilir! Benzer bir biçimde çocuklara ölen birinin “aramızdan ayrıldığı” söylenirse kısa ayrılıklar onlara endişe vermeye başlayabilir. Dede “aramızdan ayrıldı” ve hala geri dönmedi. Belki annem de alışverişten ya da işten geri dönmez. Bu nedenle bir çocukla ölüm hakkında konuşurken “uyku”, “dinlenme”, ya da “aramızdan ayrılma” gibi sözcüklerden kaçınmak önemlidir.
Okul öncesi çocukların kafalarını karıştırmamak için ancak çok ciddi bir hastalığın ölüme neden olabileceğini açıklamak yardımcı olur. Ölümün nedeninin hastalık olduğunu duyduklarında, ufak rahatsızlıkların büyük bir olduğunu sanmalarını istemeyiz. Bir çocuk ölümü yalnızca yaşlılıkla özdeşleştirdiğinde, genç insanların da ölebileceğini öğrendiğinde kafası çok karışır. Çoğu insanın uzun bir hayat yaşadığını ama bazılarının yaşamadığını açıklamak önemlidir. Ancak biz çok uzun bir süre yaşamayı bekliyoruz (her zaman onlara güven verin)!
Çocuklarla Ölüm Hakkında Konuşmak İçin Diğer Fırsatlar
Çocuklar, ölümü, özellikle de ölü çiçekleri, kuşları, ağaçları ya da böcekleri gördüklerinde son derece meraklanırlar. Bu, ölümü daha detaylı olarak konuşma ve sorabilecekleri tüm sorulara cevap verme fırsatını açar. Yaşayan her şeyin eninde sonunda öleceği ama bunun yeni şeylerin dünyada bize katılması için yer açtığı fikrini aşılamaya çalışın.
Çocuklarınızla ölüm hakkında konuşma için diğer fırsatlar ünlü biri öldüğünde ve cenazeleri medyada yer bulduğunda oraya çıkar. Bu, ölüm hakkındaki yanlış kanılarını gidermek için doğal bir fırsattır. Ölüm şiddetli ve saldırıdan kaynaklanan bir ölümse çocuğunuza güvende olduğunu ve birçok insanın birbirine bu şekilde davranamadığını açıklamanız gerekir.
Cenazelere Katılmak
Eğer çocuğunuz bir cenazeye katılacaksa tören sırasında görecekleri ve duyacakları için önceden hazırlanmaları gerekir. Bunun son derece üzücü bir olay olduğunu, bazı insanların ağlayacağını ve diğerlerinin üzgün olacağını açıklayın. Çocuğunuzu yanınıza alın ya da sorularına yanıt verebilecek ve açıklamalar yapmaya hazırlıklı olabilecek tanıdığı birinin yanına oturtun. Eğer çocuğunuz cenazeye katılmak istemezse onu zorlamayın.
Yas
Hepimiz acımızı iyileştirmek ve hayatımıza devam edebilmek için yas tutmaya ihtiyaç duyarız. Duygularınıza açık olarak ve kederimizi, gözyaşlarımız göstererek çocuklarımıza üzgün olmanın ve ağlamanın sorun olmadığını ifade ederiz. Gözyaşlarını ve duyguları ifade etmeyi hiçbir zaman zayıflıkla eşleştirmemeliyiz. Çocuklar yakın bir aile ferdini kaybettiklerinde genellikle suçlu ve öfkeli hissederler. Sevilmeye ve bakılmaya devam edecekleri konusunda kendilerine güven verilmesine ihtiyaçları olur.
BU KONULAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR!